LUTFİ TUFAN
Lütfi TUFAN
Balya ilçesinin Danişment Köyünde 1940 yılında doğdum, Danişment ilkokulunu,
Balya Ortaokulunu ve Balıkesir Necati Öğretmen Okulunu bitirdim. 1968 yılında
kendi köyüme öğretmen olarak atandım 9 yıl 4 ay köyümde görev yaptım bu arada
Ortaokulun açılması ile ilk müdür vekilliği de bana nasip oldu. Danişment’i çok
seven biri olarak epeyce de araştırma yaptım bu nedenle köyümle ilgili
bildiklerimi dilimin döndüğünce sizlerle paylaşmak için bu yazıyı yazıyorum
Sürçü lisan edersek kusura bakılmasın.
Danişment denince akla Tokat’ın Niksar İlçesinde kurularak sonraları
Yozgaz,Sivas ve Malatya dolaylarını içine alan bir beylik aklımıza geliyor.
Beyliğin dağılması sonucunda ülke geneline yayılan Danişmentlililerin bir bölümü
de batıya yönelmiştir. Meydan Larus da belirtildiğine göre Türkiye genelinde yüz
dolayında Danişment Köyü vardır. Talasman, Yağbasan, Yağcılar gibi köyler de
Danişment oğullarındandır. Balıkesir dolaylarına gelen Danişmentlilerden bir
bölümü Karesi Beyliği’nin kuruluşunu da sağlamışlardır, bir kısmı ise
hayvancılıkla geçimini sürdürmüş, Bursa dolaylarından Osmanlı Devleti’nin batıya
açılımını izleyerek Çanakkale’ye doğru gitmiş. Karacabey-Bandırma arasında ,
Gönen-Balya arasında ve Biga dolaylarında olmak üzere üç tane Danişment
yerleşkesi oluşmuştur. Gönen-Balya arasındaki yerleşim bizim köyümüzdür. 1400’lü
yıllarda mezra olarak kurulan Danişment şimdiki yerinden beşyüz-Altıyüz metre
aşağıda şimdiki mezarlık ve çevresine yerleşmişler. 400 yıl kadar orada
yaşadıktan sonra şimdiki yerine çekilmişler. Bu arada bir bölümü de Ören köyünü
oluşturmak üzere 4 km güneydeki arazilerinin bulunduğu yere gitmişlerdir.
Danişmenti oluşturanlar çevredeki uygun yerlerde hayvanlarının başında dururken
köyle de ilişkilerini kesmemişlerdir. Kavacık, Arpabükü, Dedekıran, Pıynaroba,
Şimşeklerkıracı, Çakmakkıracı, Böcek gibi köyümüz meralarında hayvanlarına ve
kendilerine hazırladıkları barınaklarda yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
Danişment’in eski yerinde olduğu zamanlar evler şimdiki mezarlık ve
çevresindeyken hayvan barınakları köy dışında şimdiki Balya yolunun üst kısmında
Damlarbaşı ile Gırandam arasındaymış. Yeni yerleşime geçilirken herkes
ahırlarını evlerinin yanına yapmış, böylece hayvanlarına bakmaları daha
kolaylaşmıştır. Köyümüz Gönen’e 34, Balya’ya ise 17 km uzaklıkta engebeli bir
arazi üzerindedir. Çevresi ormanlarla kaplı yeşillikler içinde manzarasına doyum
olmayan bir yerdir. Koyuneri, Kocapınar, Ilıcakpınar, Karacahisar, Ilıca,
Kayalar, Ören, Kayapınar, Göloba ve Orhanlar köyleri ile mera komşusudur.
Danişment’in tarlalarının engebeli arazide olması nedeni ile verimli çiftçilik
yapılamadığından; Balya madeni zamanında halkımız orada çalışmış 1950’li
yıllarda ve daha sonrası Soma başta olmak üzere çalışmak için hızla göç vermiş,
1960’lı yıllardan sonra da yurtdışına Almanya, Belçika ve Hollanda’ya çalışmak
için birçok kişi gitmiştir. Bugün Soma’da 300 dolayında aile Balıkesir’de 190
aile Avrupa’da 100 dolayında aile bulunmaktadır. Danişmentliler köyüne çok
düşkündür olanakları uygun olan herkes köye ev yapmak ve emekliliğini köyünde
yaşamak ister. Büyük çoğunluk köyde yaşamayı kendisi için bulunmaz bir nimet
sayar. Dini bayramlarda herkes mutlak köye gitmek ister hısım, akraba,eş-dost
ziyaretleri insanımıza doyulmaz mutluluk vermektedir. Yakın köylerdeki
akrabalara da ziyaretler yapılır. Bayram akşamlarında köyümüzde eğlenceler
düzenlenir. Bizim çocukluğumuzda Bayram namazı çıkışında her evden sofra
getirilerek her mahallede ayrı ayrı toplanılır varsa konuklar da çağırılır hem
yemek yenir hem mahallenin sorunları görüşülür, böylece komşuluk ilişkileri
canlı tutulur dostluklar da gelişirdi namazdan sonra olmasına rağmen buna namaz
önü yemeği denirdi. Şimdi ne yazık ki bu gelenekler kalktı. Köyümüz halkı
hıdırelleze de çok önem verir asırlardır süre gelen hıdırellez geleneği bazı
değişiklikler olsa da önemini yitirmeden sürüp gitmektedir. 6 Mayıs günü
erkenden kalkılır evin hanımı suya gider. ( güneş doğmadan alınan suyun zemzem
olacağına inanılırdı) evin erkeği de erken saatlerde gidip ekili tarlalarının
içinde gezinirken sesli olarak yaz geliyor, yaz geliyor uyan uyan diye
ekinlerine seslenirdi. ( bu seslenişle ekinlerin büyümeyi hızlandırılacağına
inanılırdı) Her evden tavuk, kuzu, dana gibi etlik hayvanlar, bulgur, yağ,
yoğurt verilir bunlarla pilav ve ayran hazırlanır gençlerin eğlenmeleri için de
salıncak ve sekmeler kurulurdu. Öğleyin mevlit ve kur’an okunur yemek yenir
yemekten sonra eğlenceler yapılır. Salıncak da sıra ile kızlar ve erkekler
salıncağa biner kızların bindiği sırada kuyruk sallama denen bir gelenek
vardı.Salıncağa binen kızı isteyen kişiye kuyruk kuyruk sallanır kuyruk kimde
sallanır …… sallanır şeklinde bağırılır, sallanan kişi varsa silah patlatır eğer
kız istemiyorsa salıncağı durdurup hemen iner istiyorsa sallanmaya devam eder. 6
Mayıs’dan sonraki haftalarda, hayvanlarının başında yaşıyanlarca bulundukları
yerlerde aynı gelenek yinelenir buna dede hayırı denirdi. Eskiden arpabükü ,
dedekıran, avlandede , şekerlidede hayırları yapılırdı. Şimdi bunlardan sadece
avlandede hayırı yapılmaktadır. Bunların yerine Balıkesir’de oturan
Danişment’liler bu geleneği 1982 yılından bu yana sürdürmektedirler. Bu yıl
26.sı yapılacak olan pilav ayran gününü köylülerimizin buluşma günü olarak
nitelendirmekteyiz. Uzun süredir Soma da bulunanların da sürdürdüğü bu gelenek
bir kez Ankara’da birkaç kez Bursa’da bulunanlarca yapılmıştır.Balıkesir’deki
gelenek de geleneksel oyunlar canlandırılmakta salıncaklar kurulmaktadır. Öğlen
namazı öncesinde kuran okunup dua edilmektedir. Her yıl güncelleştirilen telefon
listesi herkese dağıtılmaktadır, telefon listesinden hem iletişim hem de düğün
derneklerde çağrı listesi olarak yararlanılmaktadır.
EĞİTİM – ÖĞRETİM
Cumhuriyet’in kurulması ile 1926 yılında Arap harfleri ile köy odasında öğretime
başlayan resmi İlkokul 2 yıl sonra yeni Türk harfleri ile öğretime geçmiş köy
olanaklarıyla 4 yılda bitirilen yeni okulda eğitimini sürdürmüştür. 1938 yılına
kadar 3 yılda bir mezun vermiş 1938’den itibaren 5 yıllık eğitime başlamıştır. O
yıllarda çevrede okulu olmayan Ören, Kayapınar, Göloba köylerinin çocukları
köyümüzde okumuş hatta Semizköy’den bile gelenler olmuştur.Bodrum üstüne 4 oda 1
salon olarak yapılan okul 1953 yılında ki yenice depreminde hasar görünce
öğrenciler öğrenimlerini köy odası ve kahve binalarında sürdürmüş 1956 yılında
şimdiki aşevi olarak kullanılan okul binası yapılmış bu binada öğrenimini
sürdürmüştür. 1968 yılına kadar bu bina ihtiyacı karşılamış 1968 de 4. 1970 de
5. öğretmenlerin verilmesi ile ihtiyacı karşılayamaz duruma gelmiştir. Şimdiki
Sağlık Ocağı Polikliniği olarak kullanılan 2 derslik bir öğretmen odası olan ek
bina yapılarak okul ihtiyacı giderilmiştir. Bu arada köy olanakları ile Ortaokul
binası yapılmış, 1972 yılında öğretime başlamıştır. Çevrede ilk olması nedeni
ile Orhanlar, Koyuneri, Ören, Kayapınar ve Göloba okulunun öğrencileri köyümüzde
öğretim görmüşlerdir. 8 yıllık İlköğretim başlayıncaya kadar ayrı, ayrı öğretim
sürdürülmüş, 8 yıllık öğretimle birlikte tüm öğrenciler Ortaokul binasına
taşınmıştır, şimdi yine çevre köylerinin öğrencileri taşımalı sistemde köyümüzde
öğretim görmektedir. Köyümüzde okuma yazmayı bilmeyen sayısı bir elin
parmaklarının sayısını geçmez bu nedenle okuma yazma oranı %99’un üzerindedir
demek yanlış olmayacaktır. Köyümüzden üniversitelerde profesör, öğretim
görevlileri; ilköğretim okulları ve liseler de öğretmen ve yöneticileri, emniyet
mensupları uzman çavuş dan albaya kadar ordunun tüm kademelerinde subay ve
astsubaylar, çeşitli branşlardan mühendisler, avukat, savcı ve adliye görevlisi,
doktor, hemşireler, tekniker,teknisyen gibi elemanlar vardır.
NÜFUS DURUMU
Köyümüz göç veren köylerdendir ancak emekli
olanların büyük kısmı köyümüze dönmektedir. 2003 yılı durumuna göre köyümüz
nüfusuna kayıtlı 2134 kişi olmasına rağmen 2000 nüfus sayımına göre köyümüzde
532 kişi bulunmaktadır. Köyümüz yaz tatili sırasında kalabalıklaşır neşelenir,
şenlenir kış gelince herkes yerine gider.
GELENEKLERİMİZ
Geleneklerimiz aklıma gelince içimde bir
burukluk hissederim çünkü çoğu geleneklerimiz yok olmuş kimi de yok olma
aşamasındadır. Ben yinede size düğün geleneğinden söz etmek istiyorum. Düğün, ya
Salı, Çarşamba, Perşembe veya Cuma, Cumartesi, Pazar günleri olur. Ben size Cuma
günü başlayan düğünü kısaca anlatmaya çalışayım. Düğünden birkaç gün önce
yengeler köy içine şeker dağıtarak herkesi düğüne çağırır buna okuntu dağıtmak
denir. Perşembe günü akraba kadınlar toplanarak düğün süresince kullanılacak
ekmeği yaparlar. Perşembe akşamı oğlan yakınları oğlan evinde kız yakınları kız
evinde toplanır. Akşam yemeği birlikte yenir buna kavil alma denir, burada hangi
konukların nerelerde kalacağı ve bu konuklara kimlerin hizmet edeceği
kararlaştırılır. Oğlan evinden kız evine, kız evinden de oğlan evine götürülmesi
gerekenler oğlan evinden gidecek bir grup akraba tarafından götürülüp
getirilir.Cuma günü akşama doğru çalgılar gelir önce oğlan evinin önünde
çalarlar sonra kız evinde buna haklama denir. Akşam önce kadınların eğlencesi
olur buna hank denir kadın eğlencesine erkeklerin bakması kesinlikle yasaktır.
Bu arada gençler kendi toplanma yerinde toplanırlar. Çalgılar önce muhtarlıkda
sonra kahvelerde çalarlar buna haklamak denir. Gençlerin bulundukları yere
gidilip çalgılarla gençler Cumhuriyet alanına getirilir tüm gençlerin bizim
kasap dediğimiz halay çekmesi ile oğlan hangi başlar. Gençler postalara
ayrılmıştır 1.postadan başlamak üzere her posta zeybek oynar 2. posta ile
3.posta arasında genç evliler biz buna köseler deriz kasap ve zeybek oynarlar
2.günü ise bu arada geliş sırasına göre konuklar oynatılır. Cumartesi günü sabah
önce oğlan evi haklanır sonra kız evi haklanır öğleden sonraya kadar gençler
eğlenir oynarlar öğleden sonra oğlan tarafı akrabaları ile birlikte gençler ve
davulların eşliğinde kızın urganlara asılmış olan çeyizi görmek için giderler
buna askıya gitmek denir. Gidenler birer armağan verir ve kız evinde kadınlara
yemek verilir. Askı sırasında oyunlar oynanır damat kasap çekerek askıların
altına doğru gider o sırada kız yengesi damada işlemeli ve kenarları pullu ipek
mendil verir buna çevre almak denir. Askı sonrasında çevre köylerden gelecek
konuklardan karşılanmak isteyenler köy dışında çalgılarla karşılanır düğün evine
getirilir oradan konuk olacakları yerlere götürülür. Cumartesi akşamı Cuma günkü
gibi eğlenceler olur, erkek hanginden sonra kız evine kınaya gidilir kadınlar
kına yakarlar. Pazar sabahı oğlan ve kız evleri çalgılarca haklanır, yapılacaksa
değnek ve güreş olur. Değnek: atlarla yapılan bir eğlencedir. Yolun iki tarafına
5m dolayındaki 2 direk dikilir arasına yukarıya urgan gerilir urganın bir
kenarına basma yazma gibi kazananlara verilecek ödüller asılır. Atlıların
elerlinde 1m ye yakın oklavadan epeyce kalın değnekler olur. Çalgılar eşliğinde
atlar koşturularak değnekler yere atılıp zıplatmak suretiyle urgan üzerinden
geçirilmeye çalışılır, ilk başarana en büyük daha sonrakilere diğer ödüller
dağıtılır. Sonrasında atlarla oğlan ve kız evleri ziyaret edilir oralarda da
onlara birer armağan verilir. İkindiye yakın çalgılarla köy içi dolaşılarak
kişilerin düğün için verecekleri armağanlar toplanır buna dürü toplamak denir.
Bir kişi çıkarılan dürüleri yazar. Bazıları saraylı dediğimiz tatlıdan bir sini
üzerinde de armağanı bazıları çörek denen üzeri susamlı ve birkaç ceviz ve
ortasında yumurta bulunan ekmeği çıkarır üzerine bir çubuk diker çubuğun ucu
yarıktır bu yarık yere ya para takar yada koyun veya keçi verecekse onun tüyünü
takar verilecek armağan basma ise bir sopaya bayrak gibi takılarak götürülür.
Akşama doğru çalgılarla gelin almaya gidilir. Kız evinin yanında kız tarafı
oynar gelin çıkmadan önce tüm akrabalar gelip geline ellerini öptürerek
vedalaşırlar köy içinde dolaşılarak gelinin gideceği eve götürülür. Gelin
inerken herkes bakmaya gelir gelin inmeden önce alem oyunu denilen tüm köyün
katıldığı zeybek oyunu oynanır, damat oynar ve gelin iner. Yatsı namazı
çıkışında damat getirilir dua ile gelinin yanına gönderilir. Ertesi günü sabah
namazına kaldırılırlar. O gün erken saatlerde akrabalara yengelerle birlikte
gelin el öpmeye gider. Çalgılarla damat oynatılır sonra çalgılar gider öğlenden
sonra kadınlarca gelin oynatma yapılır ikindiden sonra da gelin tatlı suya
götürülür gelin çeşmeye varmadan çeşmenin önündeki çamurların içine bir tarak
bir de bıçak saklanır geline bu arayı araştır denir gelin ararken önce tarağı
bulursa kızı bıçağı bulursa oğlu olacağına inanılır. Düğün süresince tüm
akrabalar ve gençler düğün evinde yemek yerler. Pazartesi akşamı yine akrabalar
toplanır birlikte yemek yenir buna S…. git paçası denir. Düğünden 3 gün sonra
gelin damat ve yakın akrabalar kız evine yemeğe çağrılır buna geri gitmek denir.
Daha fazla ayrıntıya girmeden düğün işini bitirelim. Şimdi ise ya şehirlerde
düğün salonu veya bahçelerde yahut da köyde saz ekibi veya orgla bir akşam
eğlence yapılarak düğün bitirilmektedir. Evlenmelerin kendi köyümüzden olması
tercih edilmekteyse de köyümüz dışından onlarca gelinimiz ve damadımız vardır.
Hatta Amerikalı damadımız Japon gelinimiz bile vardır. Damatlarımızın ve
gelinlerimizin büyük çoğunluğu kendini en az bizim kadar Danişment’li
hissetmekte bunu tatillerini izinlerini Danişment de geçirerek ve bir kısmı
Danişment’e yerleşerek göstermektedir.
KÖYÜMÜZDE DEĞİŞİK SÖYLENEN SÖZLERDEN BİRKAÇ ÖRNEK
İlyas:
ellez,
Ahmet: amet , Sarımsak : samsak, Muharrem: marem , İbrahim: ibram Helva:
havla,halva , Hüseyin: üsin
( i- uzatılır) , Peksimet: pesemet, Mevlüdiye: meldiye, Buzağı: bıza,
Otomobil:tomafil, Koyuneriköyü: koynarköy, Şükriye: şükre Sözler genellikle
kolay yol seçilerek söylenir (k)’ler de genellikle (g) olarak söylenir.
DANİŞMENT’DEN BİR KAÇ İNCİ
Üşenciye iş buyur iş kolayı öğren. Yabandan alma düveyi alıp götürür boğayı.
Cömertle nakisin harcı aynıdır. Yalanla doğru arasında 4 parmak vardır ( Kulakla
göz arasındaki mesafe). Bağa gir izin olsun üzüm yemeye yüzün olsun.
DANİŞMENT’E ÖZEL SÖZCÜKLER
Sanırtmak : Duraklamak,
Dandın: ne yaptığını bilmeyen
Ingıraz: biraz hasta,
Sulukla : sineklik: banyo,
Duma: nezle,grip ,
Arık:zayıf,
Mariz:sürekli hasta olan,
Sındı:makas,
Pataklamak:dövmek
Patirik:gücünü yitirmiş yaşlı kişi,
Sömselenmek: iş yapıyormuş gibi görünmek,
Burunbaç:guruva:viraj,
Gıran: son(gıran yatak, gıran dam ) ,
Ingas:kasıtlı ( ıngas ıngas gülmek) ,
Ötürük:içsalı:ishal,
Dındın:sivrisinek,
Aydırmak:altetmek,yenmek,
Tımpasak:çekingen,
Sırıtmak:gülümsemek,
Basdırma biber: biber turşusu,
Pırpıt:pantolon ,
Setre: ceket ,
Cıllak:civciv ,
Bilik: hindi ,
Combalak: takla
Çalacak: yoğurt mayası ,
Bıldır:geçen yıl ,
Esi: ucu yanmaya devam eden odun ( e harfi
uzatılarak söylenir) ,
Dangalak: rasgele konuşan ,
Nakis: gırnak:cimri.
Neneşte:Nişasta.
cini kızmak
: çok sinir olmak
karafıl :
tenha yer
eğrekleme :
mola verme
tıkılmak :
bir araya toplanmak (Hayvanlar için)
Akışmak :
dağılmak
Danişmetten saymaca
Es mes koca karı
kavgayı kes
İğne iğne bası düğme tel tel ince bel bükülünce
Cam ardında çardacık
Gümüşlüce bardacık
Endem mendem Küllüm kötürüm
Pazara eyvan götürüm
2.E e öndürme
Canım ister döndürme
Ben çıktım
3. Eveleme develeme
Sere sekiz sere dokuz dördü manı dördü kara çeke bunun gözü kara
DANİŞMENT MANİLERİNDEN ÖRNEKLER/b> |
Emizin ardı gedik
Madene gidemedik
Hayırsız yare düşdük
Muhabbet edemedik |
Ak bıçak gara bıçak
Babam dükkan açacak
Evlenmeyin bekarlar
Naylon gızlar çıkacak |
|
|
Gaynar gazan daşmaz mı
Yol gedikden aşmaz mı
Merak itme nazlı da haticem
Ayrılan gavuşmaz mı |
Arabacık mancılık
Ni zor bu çobancılık
Kimseye fayda vermez
Balya’daki hancılık |
|
|
Gara gara gazanlar
Gara yazı yazanlar
Cennet yüzü görmesin
Aramızı bozanlar |
Balıkesir buğdayı
Soma’nın bakır çayı
Kızına gönül verdim
Darılma Amet dayı |
|
Lütfi TUFAN
Em.Öğretmen |